Saat 02.25 bir mesaj geldi. Mesajda, Gönül Dağı dizisinin 67. Bölümüne ait bir videonun[1] ekran görüntüsü vardı. Videoya baktım, Cemile ve Musa Emminin zaman, ak saçlar, ölüm, ölenler de bizimle, sandalyenin gevşeyen cıvataları ve Musa Emminin kendini ona benzetmesi üzerine ilerleyen bir sohbet var.
Gelen mesajda dikkatimin çevrilmesi istenen şey ise, 28 Ağustos 2021’de yine bu blogda yazdığım “Mağarada Kaldığım Saatler”[2] isimli yazıydı. Zira video altına yorum yapan “Mansur ma’nâ-yı harfi” rumuzlu kişi bu yazımı yoruma koymuştu.
Buraya kadar normal. Ne var bunda denilebilir. Ben de öyle baktım önce, fakat sonra videoyu tekrar izledim. Ardından yazdığım o yazıyı okudum.
Yazının sonundaki, “Zaman zaman aklıma düşer bu hadise. Şu geçici ve aldatıcı dünyanın fani işleri içerisinde sırf Allah için ne yaptım, yapabildim onu aramaya çalışırım bazen. Biliyorum ki beni, benim elimden sadece Allah için çıkacak işler kurtarabilir ancak kendi mağaramdan. Yoksa yorgun ve üzgün olarak dünya mağaramızdan çıkıp koyu karanlık bir mağaraya/kabre girme ihtimali var, Allah muhafaza.” cümleleri üzerinden yeniden düşüncelere daldım…
Videodaki sohbetten tedai ile olsa gerek Nasreddin Hocaya atıfla anlatılan şu hikâye geldi zihnime. Hani Hocanın bir evi varmış. Hoca bir gün eve, “Sen artık adamakıllı eskidin, neredeyse yıkılacaksın. Gel seninle bir anlaşma yapalım. Sen bana ne zaman yıkılacağını söyle, ben de senin altında kalmayayım.” Ev “Peki” demiş. Aradan zaman geçmiş; bir gün ev yıkılmış. Neyse ki Hoca evde değilmiş. Akşam olup eve gelince bakar ki ev yıkılmış. “Hani sen bana ne zaman yıkılacağını haber verecektin?” diye sitem etmiş. Ev de “Ben sana çok söyledim ama, sen anlamadın. Bir gün duvarım çatladı, bir gün sıvalarım döküldü, bir gün tuğlam düştü. Bunlar hep sana benim yıkılacağımı haber veriyordu. Bizim dilimiz böyledir. Ama sen anlamadın. Yıkılan yerimi ördün. Dökülen yerimi sıvadın. Kırılan yerimi çaktın. Sandın ki bu hep böyle devam edecek.
Sen, beni anlamak istemedin…”
Saçlarıma baktım, beyazlar çoğunlukta. Hastane işlerini çok sevmesem de ufak tefek kendini hissettiren arızalar var mı, evet. Cemile videoda diyordu ki “Öyle deme. Uzmanlar ne diyor, insan ömrünün ortalaması yükselmiş hem bak!” Ama ecel değişmiyor be Cemile; bak, 96 sene de yaşasa ölüyor insan…
Sonra yazıdaki iktibas ettiğim ve üzerine değerlendirdiğim meseleler hücum etti zihnime. Ölüm konusundan mı çıkmak istedim, yoksa mevzu açılmışken ve hala hayat devam ediyorken sırf Allah için neler yapabilirime mi odaklanmak istedim, bilemedim. Bunlar zihnimde çekişip dururken hayat aynamda ve gündemimde cevelan eden işlere/hadiselere baktım.
29 Eylül’de başlayıp dört gün devam edecek dünyada tek “Dergi Günleri”[3] hazırlıklarımız var. Kültürel katkı anlamında önemli bir yere oturuyor ve biz bu kültürel vurguyu her alanda öncelikli gündemler arasına taşıma ve genişletme gayreti içerisindeyiz.
Yarın okullar açılıyor ve liseye adım atıp Kartal AİHL’de başlayacak kızımız, bu sene 10’a geçen büyük oğlumuz ve anaokuluna gidecek ufaklığımızın heyecanını yaşıyoruz, koşuşturmacası içerisindeyiz.
28 Ekim’de yapılacak TGTV Gönüllü Teşekküller Zirvesi[4] hazırlıkları ayrıca mesaimizi meşgul ediyor.
Ekim ayı dergileri, yeni yayına girecek kitaplar ve önümüzdeki pazartesi konuşuruz dediğimiz planlı işler de cabası…
Evet ömür geçiyor ve ecel geldiğinde, bize emanet olarak verilen ömür dakikaları dolduğunda ne bir saniye ileri ne bir saniye geri olmaksızın dünya hayatım/ız bitecek ve ahiret yolculuğu başlayacak.
Öyleyse henüz nefes alıp verirken, sırf Allah için olan işlerimizi bereketlendirmeye, hayırlı ve güzel hizmetlerde koşturmaya gayret edeceğim, etmeliyim, etmeliyiz…
Teşekkürler mesaj sahibi.
Gecenin karanlığında gelen mesajın, sadece karanlıkta telefonumun ekranını aydınlatmadı, gafletimi kırmakla yeni güne yeni heyecanla uyanmama vesile oldu…
Daim olsun, vakt-i merhun gelene dek…
[1] https://www.youtube.com/watch?v=LAYRxuY3470
[2] https://metinucar.com/2021/08/28/magarada-kaldigim-saatler/
Bir yarayı tedavi için emir almış hücreler gibi bu yazıdan bende istifade ettim allah razı olsun
BeğenBeğen