“ÖLMEDEN ÖNCE MUHAKKAK YAPILMASI GEREKENLER” LİSTENİZ VAR MI?

Bu sabah yine her sabah olduğu gibi, müzakere halkasıyla başladık güne. Akşama kadar dinç kalmamıza vesile olan güzel bir faaliyetti bu. Orada şunu fark ettim ki, okuma yaparken, özellikle kafa yorulması gereken eserlerde, metne bağlı kalmaktan çok zihnimizde oluşturduğumuz düşünceyi aktarma aceleciliğine düşebiliyoruz.

Bu tür okumalarda metni esas tutmak ve acele etmeden anlamaya çalışmak önemli geldi bana…

Masanın başına geçince yeni gelen kitap ve dergileri karıştırmaya başladım. Geçen hafta Sakarya ziyaretinde gördüğüm Serdivan dergisi çarptı gözüme. Güray Süngü röportajına tekrar baktım. Şu cümle gözüme takıldı: “Çok okumak, bir sürü şeyi okumak, okunanalar sepetine atmak değilmiş. Okuduğu kitapları tekrar okuma, seyrettiği iyi filmleri tekrar seyretme dönemi varmış insanın.”

Geçtiğimiz Ekim ayında Ankara’da Duvar Dibi Söyleşilerinde Ali Necip Erdoğan da benzer bir cümle kurmuştu. Adama demişler “Ne kadar çok kitabın varmış, bunların hepsini okudun mu?” Adam cevaben demiş: “Hayır! Ama bazılarını çok okudum.”

Ben de Tatar Çölü’nü çok okudum diye eklemişti.

Bediüzzaman Hazretlerinin tarihçe-i hayatında da böyle bir cümle olduğu geldi zihnime. Kendi yazdığı Haşir Risalesini elli defadan fazla okuduğunu ve tekrarındaki ehemmiyeti şu cümlelerle söylüyordu:

“Onuncu Söz’ün kıymeti tamamıyla takdir edilmemiş. Ben kendi kendime hususî, belki elli defa mütalaa etmişim ve her defasında bir zevk almışım ve okumaya ihtiyaç hissetmişim. Böyle bir risâleyi bazıları bir defa okuyup, sair ilmî risâleler gibi yeter der, bırakır.”[1]

*

Bu yazıya başlamadan önce de sosyal medyaya göz atıyordum; birisi “Ölmeden Önce En Çok Pişman Olduğunuz 5 Şey” kitabına atıfla konuşuyordu. Merak ettim. Kitabın yazarı, her şeyini satıp kafası estiği şekilde seyahat eden, ne iş bulursa onu yapan, arabasında yaşayan bir insan olarak en son ölüm döşeğindeki hastalara bakıcılık yapmaya başlamış birisiymiş. Onlarla hayatları üzerinde sohbet edip pişmanlıklarını dinlemiş ve bunları neticede bir kitap yapmış…

Karşılaştığınız her şey size bir ayna oluyor ve ister istemez nazarınız kendinize dönüyor. En azından bende öyle oldu.

Bu ayki dergi dosya konusunu da ilgilendiren yönüyle benzer kitaplara göz atmaya başladım. Bu kez dikkatim alttaki yorumlara yoğunlaştı. Bazı kitaplar için şöyle cümle kuranların sayısı az değildi: “Bildiğimiz, çoğu kez uygulayamadığımız konuları yazmış…”

Karşılaştığım bu cümle beni zihnen bambaşka bir yere taşıdı. İrkildim. Tamam, burada kitabı beğenmediğini, boş yere para verip zaman harcadığını ifade etmek için yazılmış ama bu söylenen söz, mesela hadisler için nasıl olurdu?

Yahut hayatımıza istikamet veren Kur’an başta olarak mukaddes metinler ve hayata dair temel yazılar…

Kendi adıma korktum. Bunun bir düşünce halinde genel anlayışa tesir eden bir cümle olarak hayatımda yer etme vehmi bile ürküttü beni.

“Bildiğimiz, çoğu kez uygulayamadığımız konuları yazmış…” Kaldır at, öyle mi?

Bir taraftan da kitaplar arasında gezinirken tekrar karşılaştığım “ölmeden önce yapılması gerekenler” listesi dolaşmaya başladı kafamda. 100 kitap mı, 100 film mi, 100 gezilecek yer mi… 

Sonra da “Yok yahu” dedim, “Bunlardan yapabileceklerim olursa ne ala, faydalı olanlarını yapayım ama ben hayatımda esas teşkil edenlerden sürekli olması gerekenlere odaklanıp bunları periyoduna göre sürekli yapar halde kalayım” dedim; yukarıda yaptığım iktibaslar da buna ışık tutarak…


[1] https://oku.risale.online/barla-lahikasi/mektub-250#303

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s