DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR, YA KUPASI?

Spor organizasyonlarının en önemlilerinden biri, Dünya Kupası, Katar ev sahipliğinde devam ediyor. Ve bu organizasyon ülkemizde TRT eliyle servis ediliyor.

Bunu bilmeyen yok zaten de bir giriş cümlesi de lazımdı yazıya.

Her neyse… salı günü, Dünya Kupası maçları başlamış, Suudi Arabistan’ın Arjantin üzerindeki galibiyeti gündemi sarsmış ve Messi gündem olmuşken gece yarısına yakın saatlerde, aynı TRT’de bir belgesel yayına girdi: Yusufeli Barajı. 

İlk dikkatimi çeken şey, Rıza Karaağaçlı oldu, seslendirme sanatçısı… 

Demek ki bazı şeyleri yerli yerinde kullanmak önemli dedim, hızlıca zihnimden. Zira bu sesi tanıyor ve beğeniyordum. Bu arada belgesel akıyor ve hakikaten ilginç bilgiler kulaklarımdan beynime, oradan kalbime ulaşıyor ve bende belirli bir coşkunluk oluşuyordu.

Bu hal beni belgesele biraz daha çekti ve gece yarısını beş geçeye kadar başından ayrılamadım. Nihayetinde Allah’a hamd ettim. Emeği geçenlere karşı oluşan minnet duygularımı da bir kez de buradan yazı lisanıyla göstermiş oldum.

Allah cümlesinden razı olsun…

TRT bu aralar Dünya Kupası yayınlarıyla dünyama girmişken karşılaştığım bu güzellik, bir anda, diğer bütün güzellikleri de taşımış oldu dünyama. Daha önce seyrettiğim Avrasya Tüneli belgeseli mesela. O da bambaşka bir güzellik.

Bu iki belgeseli mutlaka izleyin, derim; ailecek olursa daha güzel…

Ülkemizde gerçekleşen ve millete ciddi fayda sağlayan/sağlayacak bu çalışmaların ve akıl dolu dev eserlerin daha fark edilir olması lazım geldiği, hatta bunların gençlerimize ve çocuklarımıza evlerde, okullarda, farklı alanlarda muhatap edilmesi, gösterilmesi, izlettirilmesi, mümkün olduğunca ziyaret edilmesi gibi pek çok düşünce de geçti zihnimden.

Bütün dünyanın gözlerinin çevrildiği bir kupa maçı cereyan ederken, bizim gönüllerimizin, bizim olanın içinde vuku bulan bu heyecandan mahrum olmaması, gürültüye gitmemesi lazım dedim.

İspanya-Kosta Rika maçında spiker nazarları Meksika dalgasına çekiyordu sürekli. 7-0 biten maçın İspanya taraftarlarına yansıyan sevincin göstergesi olan bu dalgalanmayı öne çıkarmaya, sevince dikkatleri çekmeye özen gösteriyordu. 

O an ülkemiz geldi gözümün önüne. Şu güzellikler yaşanırken yaşanan dalgalar. Hop oturup hop kalkıyordu bazıları, aynı tezahüratla. Neden? Olana sadece siyaset olarak baktıklarından ve aleyhte gördüklerinden. Şükürlerle oturup kalkan başkaları da vardı elbette, bunları millet ve memleket için kazanım gören…

Bir de bugün Portekiz’in maçı var, beklenen. Gerçi Portekiz değil de Ronaldo bekleniyor. Kısa süre önce kulübü ile yolları ayrıldı. “Ronaldo Manchester’dan büyük” sözleri dolaşmaya başladı etrafta. Bir taraftan teklifler yağarken, o da kendisini bir kez daha Dünya Kupasında ispatlamak, hakkında söylenen sözleri doğrulamak derdinde olduğu gözüküyor.

Evet, bazen bir adam bir takımdan daha büyük gözükebiliyor/olabiliyor. 

Haydi, şu cümleyi de hatırlayalım burada: “Bir kimsenin kıymeti, himmeti nispetindedir. Kimin himmeti milleti ise, o kimse tek başına küçük bir millettir.”

Yine bu tartışmalar ve konuşmalar beni her defasında, ilk olarak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan tarafından, 2013’te New York’ta yapılan 74. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki konuşmasında dillendirdiği “Dünya 5’ten büyüktür” sözüne alıp götürmüştür.

Bütün dünya buna inanmışken, bunu en net şekilde, devler liginde, direkt muhataplarına, bir kişi, net ifadelerle beyan etmiştir ve bu vesileyle bütün dünyaya ilan etmiştir. Hem milletindeki hamiyeti canlandırmış hem de aynı düşünceyi paylaşanların içine su serpmiştir.

“The World is Bigger Than Five”

Demem o ki Dünya Kupasını izlerken dünya devleriyle yarışa gayret eden, her birimizdeki himmeti milleti yapacak şevki veren bu güzellikleri kaçırmayalım. Bize ait olanların farkında olup daha iyisini yapmaya gayret ederken, “bir takkeye sığan şu başa bu dünya dar” diyen atamız Yavuz gibi ufku geniş, sa’yi meşkur, azmi dağlar aşanlardan olmanın derdinde olalım…

Bizim kupamız cennet şerbetleri taşır, unutmayalım…


NOT: Kış ayları pek çok açıdan bereketli, fakat zaman olarak dikkat etmek gerekiyor. İşlere dalmışken namazdan dönen bir arkadaş uğradı, vakit hızlı geçiyor, namaz araları yakın, namaz kılmadığımı hatırlayıp aceleyle yetiştirmek zorunda kaldım. Bu da iyi değil. 

Büyük konuştuğunu zannederken, en dar dairede ve seni en yakından ilgilendiren mevzuları kaçırmak en büyük kayıp olur.

Her zaman öyle olmakla birlikte özellikle kışın namaz vakitlerine hassasiyet gerekiyor, bilginize…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s