Geçen gün mevzu döndü dolaştı patatese geldi. Her şeyde olduğu gibi -temel tüketim gıdası içerisinde değerlendirilen- patateste de fiyatlar alışıldığın üzerinde seyredince, “Acaba bir yerlerden toplu alım yapılır mı, yapılırsa fiyatlar nasıl olur, kim nasıl organize eder?” gibi sorular da soruldu.
Aynı mesele -olacak ya- başka bir yerde de gündeme geldi. Patates denince de Afyon’u anmadan olmazdı. Afyon deyince birisi bir tecrübeden, bir yaşanmışlıktan bahsetti.
Bir ara, konuşanın bir arkadaşı “taş yerinde ağırdır” deyip Afyon’da yol üzerinden patates almış. Almış ama merakından eve gelince de tartmış. Yirmi kilo denilen patates on altı kilo çıkmış. Haklı olarak canı sıkılmış. Farklı bir zaman tekrar patates almak için durduklarında bakmış ki aynı adam. Hadiseyi anlatmış, biraz da hak/hukuk üzerinden nasihat etmiş. Adam da başka bir çuvalı bila-bedel vermiş.
Bu kez eve değil de başka bir yere gidiyorlarmış. Gidecekleri yere vardıklarında, bu hep mi böyle deyip edip tekrar tartmışlar. Bu kez de on sekiz kilo gelmiş, yirmi kilo gelmesi gereken çuval. Eve dönüş yolunda adama tekrar uğramışlar. Tekrar nasihat etmişler. Hibe edilen ikinci çuval ve diğeri arasındaki hukuka bakan yönüyle farkı hesaplayıp adama ödemişler.
Anlatan arkadaş dedi ki “Kim kime, dum duma. Kimin aklına gelip de tartacak! Tartsa ne olacak? Kim gelip de hesap soracak?” deyince ortamdaki başka bir arkadaş söze girip, dinlediği bir hikâyeyi rivayet etti.
Rivayet odur ki zamanın birinde bir eşkıya varmış. Yol keser, kervandakilerin malına çökermiş. Fakat bu eşkıyanın bir özelliği varmış. O da malını aldığı adamın ismini, nerede yaşadığını, dükkanını ve ne kadar ne aldıysa onları kaydedermiş. Ne için yapar, kimse bilmezmiş. Belki kendisi de…
Yine bir çökme/el koyma hadisesinde kulağına bir ses gelmiş; “Senin de yaptıklarını gören birisi var.” Şaşırmış. Ne yapacağını bilememiş önce. Sonra ses tekrar edince, adamlarına dönüp “Kimden ne aldıysanız iade edin” demiş. O sesi ondan başka ne duyan olmuş ne de iadenin sebebini. Eşkıya bile olsan itaat önemli. İtaat, üzerinde düşünülmesi gereken bir kelime/kavram.
“Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne itaat edin ve siz (Kur’an’ı) işitip durduğunuz hâlde ondan yüz çevirmeyin!”[1]
Evet, itaat…
Evet, eşkıya diyorduk. Adam tövbe etmiş, adamlarına da tövbe etmelerini tavsiye etmiş. Sonra da isim, yer ve ne aldığını kaydettiği adamları tek tek bulup aldıklarını vererek helalleşmiş…
Acayip!
Anlatan arkadaş dedi ki, “Bu adam eşkıya olmakla beraber, bir şekilde ismini kaydettiği insanları bulup helalleşmiş. Ya Afyon veya başka yerde yol kenarında tarla mahsulü satan ve senin anlattığın gibi hile yapan insanlar ne yapacak? O mal sattığı insanları bir daha nerede bulup da helallik isteyecek?”
Hepimiz bir tuhaf olduk. Kısa bir sessizlik oldu ki herkesin kendine döndüğü, muhasebe yaptığı, dışarıda kısa sürse de muhasebeye giriştiği boyutta uzun süren bir zaman geçti.
Araba kullandığım zamanlar geldi aklıma. Daha birkaç gün önce ve daha önce ve daha önce bir şekilde bana kızan veya benim kızdığım insanlar oldu. Çok da bir mevzu yok aslında. Mesela dalmışım, sol şeridi, olması gereken hızda gidiyor olsam da daha hızlı gidenler için açmakta yavaş davranmışım.
Ama tepkiyi bir görseniz… O kadar yüksek ve aşırı ki. İkimizi de riske atacak, kazaya sebep olabilecek hareketler falan… Sinirlenmişim, camdan atışmışız vs. Şimdi o adam beni nerede bulacak, ben onu nerede bulacağım. Aramızda oluşan hukukta bana da ceza çıkarsa ne yapacağım?
Fesübhanallah!
Patatesin fiyatı neyse de bu muhabbetin hasıl ettiği netice farklı faturalar çıkardı karşıma. Rabbim ödeyemeyeceğimiz faturalarla muhatap etmesin bizleri.
Dünya ve işleri fani, ömür kısa. Ahiret hayatı asıl ve kalıcı…
[1] Enfal, 20. Aldığım yerde “itaat edin” kelimesinin yanına dipnot düşülmüş ve “Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın, sünnet-i seniyesine tâbi olmanın ehemmiyeti için bakınız” denilmiş. Linkini şuraya bırakıyorum: https://oku.risale.online/lemalar/onbirinci-lem-a#51
Şu aleme ibret nazarıyla baksan elbette hiçbir şey boşu boşuna değildir.
Mesela,
Patates ten de alınacak ders var. Görüldüğü gibi..
BeğenBeğen