1967’DEN BU TARAFA İLK DEFA

Kurban Bayramı vesilesiyle baba ocağı Gölpazarı’na geldik. Allah kabul etsin kurbanımızı kestik. Akraba ziyaretleri yaptık. İlçenin şebeke suyu kireçli olduğundan bahisle temiz su almak için Neçinler köyüne gidip geldik. O ara yol üstünden gözüken ve her defasında “bak burası kapılı kaya” diye çocuklara anlatmaya çalıştığımız o yere gitmeye niyet ettik.

Suları eve bırakıp yola koyulduk. Yaya olarak devam ettiğimiz yolculukta gözümüz bir taraftan havayı kesiyordu. Zira yağışlı hava haberleri ve gökyüzünün aldığı hal “devam etsek mi acaba?” sorusunu da eksik etmiyordu yanımızdan. Kayaya yaklaştığımızda karşılaştığımız çobanlarla bayramlaştık. “Nereye?” dedi birisi. “Kayaya bakmaya gidiyoruz” dedik. “Çok fena yağmur geliyor, dikkat edin!” dedi. İçimizde, yağmuru -eğer yağarsa- orada karşılamak ve seyretmek duygusu ağır basarak yola devam ettik…

Kapılı kaya, yekpare kayada bir kapısı olan, belediyenin sitesindeki bilgilere göre, Frig Kralı Gordios’a ait olduğu sanılan 3,40*3,40 ölçülerinde bir odadan ibaretti. Bulunduğu yerden ovayı ve dağları görebiliyorduk. Ova neredeyse tamamı ayçiçek ekiliydi. Gerçekten muhteşem bir manzara vardı.

Yağmur Geliyor

Bu arada Türkmen köyünün yaslandığı dağın olduğu bölgede kapkara bulutlar görünmeye başladı ve doğuya doğru ilerliyorlardı. “Yağmur gelirse ve uzun da sürerse ne yaparız” diye düşünmeden edemiyorduk elbette. Fakat o kara bulutlar yağmur bırakarak ovanın altından, Arıcaklar köyünün eteklerinde olduğu dağın arkasında devam etti. Tamam dedik, yağmur burayı tutmayacak. Başımızı batıya çevirdiğimizde, Dikenliboğaz tarafından beyaz büyük bir yağmur bulutunun ilçeyi sarmaya başladığını gördük. 

Derken bulunduğumuz yeri de için alacak şekilde güzel bir yağmur başladı. Çocuklar huzursuz oldular biraz. Gidelim, demeye başladırlar da nereye gideceksin? Yağmurun dinmesini bekleyeceğiz mecburen.

Evvelinde çıksaydık yolda yakalanacaktık, daha kötü…

Manzarayı seyrederken rahmetten, kudret-i İlahiyeden ve kara bulutların afet taşıdığından, yıllar önce karşılaştığım böyle bir durumdan falan konuştuk. Yağmur dinince de çamur çökek geldiğimiz yoldan geri döndük. Kolay olmadı ama bunu da yaşamış olmak, sürekli “bak kapılı kaya” dediğimiz yeri yerinde görmek iyi oldu. 

Ertelemiş olsak, belki de hiç gelemeyecektik. Onun için bir işi hadi, dediğin an yapmak her zaman iyi gelmiştir bana…

Kara Bulutlar

Yağmurun ardından afet sözleri dolaşmaya başladı. Sosyal medyadan paylaşılan dolu resimleri ve mahsule verdiği zararlar konuşulur oldu. Türkmen köyünde vefat eden bir kadın vesilesiyle ulusal kanalda haberler çıkmaya başladı. Meğer bizim gördüğümüz o kara bulutlar, afetle beraber gelmiş. 

Bayramın üçüncü günü hem çocuklar köyü görsün, hem oradaki akrabaları ziyaret edelim, hem de zarar ziyan nedir görelim diyerek köye gittik. Afet, yeni açılan yolu da içine alacak şekilde dere boğazı boyunca devam etmiş. Ağaçlar kırılmış. Bazıları yerinden sökülmüş. Ayakta kalanların ise batı tarafından başlayarak doğu tarafına doğru yaprakları adeta biçilmiş.

Ayçiçek tarlaları -fesübhanallah- acayipti. Dolu, ayçiçeklerin kafalarını kesmiş, yapraklarını biçmiş. Kafalardan eser yok. Sanki hiç olmamışlar gibi bir tablo vardı. 

Ayçiçek Tarlası ve Afetten Sonraki Hali

Ekin tarlaları ise daha acayipti. İlk bakışta biçerdöver girmiş zannediliyordu. Yakından bakınca onların da aynı şekilde biçilmiş olduğunu, kellelerden eser olmadığını görüyordunuz. Vişne ağaçları, ceviz ağaçları benzer şekilde zarar görmüştü. Bazı yerlerde sadece yapraklar ve meyveler değil, dalların kabuklarının soyulduğunu da görebiliyordunuz. Manzara gerçekten ibretlikti.

Köyde konuşmalar ağırlıklı olarak afet üzerineydi. İnsanlar zararlarının büyük olduğundan, devletin sahip çıkacağına ümitli olduklarından, ilgililerin gelip tespit yapması gereğinden konuşuyorlardı. O konuşmalardan anladığımız kadarıyla, böyle bir afet en son yarım asır önce yani 1967’de yaşanmış bu bölgede. O zamandan beri böyle bir yıkım olmamış.

Her ne kadar hüzün olsa da, esef duyulsa da “Ne yapalım, veren Allah, alan Allah” cümleleri en büyük teselli olduğu gözleniyordu. 

Öyledir de veren de Allah’tır, alan da… 

Rabbim ibret alıp kendisine sığınabilmeyi nasib eylesin. Milletimizi ve memleketimizi her türlü bela ve musibetten muhafaza eylesin. Âmin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s