TERAVİHİN TRENİ, İMAMIN LOKOMOTİFİ 

Salı akşamı Basım Yayın Birliğinin iftarı vardı. Anadolu yakasında olması hasebiyle, iftardan sonra Çamlıca Camiine gitmek nasip/kolay oldu. Hadi gidelim dedik, geldik. Caminin bir bölümü namaz için ayrılmıştı. Büyük kısmı ise çocuklara aitti. İmam ve müezzinlerin kalbî duyguları ihtizaza getiren seslerine karışan hayat dolu çocuk sesleriyle beraber eda ettik namazımızı ve teravihimizi kıldık.

Namazdan sonra iki hanımefendinin konuşmasına şahit ve sami oldum gayriihtiyari. “Maşallah benim oğluma” diyordu biri diğerine, “Hiç bozmadı duruşunu. Güzel güzel kıldı namazını.” Diğeri de tasdik ediyordu, onun söylediklerini.

İki cennet sesi eşliğinde meydana gelen harmoninin neşesiyle bahçeye çıktık. Bu sene cılız geçen fuara da bir göz atıp, kürkçü dükkanına revan olduk…

Bu esnada dolaşımda olan Teravih Treni zihnimin bir köşesinde oldu hep. Teravihin treni, imamın lokomotifi… Okuduğuma göre 5. Levent’te bulunan Hacı Osman Torun Camii imamı camiye gelen çocuklara, onların anlayacağı dilden tebliğde bulunuyor, gözümüzün nuru namaza davet ediyordu. Anlaşabildikleri lisanla muhatap olan çocuklar da buna müspet mukabele ediyor ve davete icabet ediyorlardı.

Maruz ve müptela olduğumuz sıkıcı bir konudur şikayetlenme. Neredeyse hepimiz hep bir rahatsızlık beyanı ameliyesinde oluyoruz. Olumsuz durumu görüp, çareyi hep kendi dışımızda arıyoruz; bizi yakinen ilgilendiren durumlarda bile…

Halbuki kalkıp müspet manada yapılacak bir müdahale çok rahat ve kolay bir çözüm olabiliyor. 

Çocuk meselesi de böyle. Haydi biz cami ve mescitler özelinde gidelim. Hemen her yerde iki durum var. İnsanlar çocuklarını ortama taşımak istiyorlar. Haklılar. Eğitim ortamdır. İnsan ortamın rengine boyanır. Dille zor anlattığınızı yaşamakla kolayca kabullenebilir.

Fakat namaz kılmaya gelen diğer insanlar da huzur-u İlahide huzur bulmak, sükunetle boyun eğmek, sekinetle tazarru ve niyazda bulunmak istiyorlar. Haklılar. 

Peki, iki hak arasında üçüncü bir hakkı nasıl bulacağız?

İnsanın ilacı insan. Çocuğun ilacı çocuk. Bir araya geldiklerinde çoğalan neşeleriyle hayata ses getiriyorlar. Can katıyorlar. Ruh veriyorlar. Mesele şu ki camiyi manasını muhtevi olarak şekillendirmek ve kullanmak gerekmektedir. Cami, toplayan demektir. Cami, hayatın merkezindedir. Cami, kadın-erkek, çocuk- ihtiyar herkesin ortak mekanıdır. 

O zaman? Mekânı tasarlarken, kullanırken bunlara dikkat etmek gerekmektedir. Bugün kapitalizmin mabetleri olan AVM’ler nasıl her kesimin ihtiyacını ve neredeyse bütününü kendi içinde çözmeye yönelik hareket ediyorsa, Allah’ın evi, müminin merkez üssü olan camiler de manasını mucib güncellenmeli/düzenlenmelidir.

Bir zaman bir mekandaki mescit için demiştim ki “Aşağıya inen merdivenlerin yanına bir de kaydırak yapın. Büyükler merdivenden, küçükler kaydıraktan insinler.” Neden böyle dedim? Çünkü daha önce bunu yaşadım. Vakfın eski binası mescit katında, ahşap ve eğimli yapılmış merdiven başlığı bir dönemin çocuklarının mescit sevgisi, vakıf kültürü kazanmalarında harika bir rol üstlenmişti.

Çocuklarımız karesel dünyalarda kaybolmaya bedel, muhakkak camilere, mescitlere gelmeliler. Fakat bizler de hazırlıklı olmalıyız. Onlar için oyun alanları oluşmalı, bulundukları zaman dilimlerinde onlara lokomotiflik yapacak görevliler bulunmalı, hediyelerle gönülleri kazanılmalı.

Çok mu zor? Hayır! Asla…

Bunu illa başkasından beklemek de yanlış. Eğer içimizden lokomotifler çıkaramazsak veya biz olmazsak, tren katarının takılacağı başka lokomotifler akbabalar gibi bekleşiyor başımızda, bilesiniz…

Ve yakinen biliyorsunuz ki siz çocuğunuzla, çocuklarla ilgilenirseniz, onlar başka şeylere iltifat etmiyorlar.

Sadece ilgi…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s