EN GÜVENLİ YER

Haber sitelerine bakarken Milli Eğitim Bakanının “Odağımızda okullarımızı her anlamda ‘en güvenli yer’ yapmak var.” cümlesiyle karşılaştım. Elbette heyecanlandım. Bu güzel, anlamlı ve iddialı cümlenin dünyamda nasıl karşılık bulduğunu görmek için de bu yazıyı yazdım.

Zira yazmayı kendimi görme, okuma ve anlamanın önemli bir yolu olarak görüyorum.

İlk olarak güven kelimesinin manasına baktım. (Bu da önemli bir mesele, lügate bakmak. Kelimeler hayat, zaman ve tarihe dair derinlikli manalar barındırır ve bakış açıları verir. Bu cihetle sık sık müracaat etmek gerekir.)

Lügatte güven kelimesi için şunlar yazılmış: “Bir şeye inanmaktan, dayanmaktan, bel bağlamaktan gelen rahat ettirici duygu, inanma, güvenme, itimat.” İkinci mana olarak da “Tehlike bulunmama durumu, güvenlik, emniyet, asayiş.”

Bu manalardan hareketle okul denilen yerin, çocukların rahat ettiği yerler olması gerekiyor. Bunun için de okula inanmak, ona dayanmak ve bel bağlamak… Geçtiğimiz pazartesi akşamı bir toplantıdan dönüyordum, radyodaki sunucu sıradaki türküyü anons ederken dağları gündeme getirdi. Dağları seyretmekten huzur duyduğunu anlattı. Bunu da dağların güven duygusu verdiğinden bahisle dillendirdi ve örnek olarak da “mesela insan babasını dağ gibi görür” cümlesiyle bağladı.

Ayette yer sarsılmasın diye direk hükmünde dağların yaratıldığı beyan edilmişti.[1] Dağlar dünyanın hazineli direkleridir diyordu, bir metinde.[2] Babalar da evlerin direğidir. Mesela namaz, o da dinin direğidir…

Eğitim için de bir milletin bel kemiğidir, direğidir diyebiliriz herhâlde. Medeniyet-i hakikiyenin menbaı olan Kur’an-ı Azimüşşanın, insanlığın en şereflisine (sav) ilk emri de “Oku!”[3] değil miydi?

Hem Asr-ı Saadetin temelinde de eğitim vardır. Öyle bir eğitim ki, eğitimden beklenen istendik davranışları, insanların kendi hür iradeleriyle kabul edip hayatları bahasına ortaya koydukları ve dönemin medeni ümmetlerine üstatlık yaptıkları çıktıları netice vermiştir.

Yani okul öyle bir yer olmalıdır ki milleti ayağa kaldırsın, belini doğrultsun, oradan mezun olanlar memleketin sarsılmaz dayanağı olsun. 

Medeniyet-i hakikiyeyi netice veren hareketin temelinde Kur’an’ın hakikatleri vardı. Yani bir metin vardı. Demek okul binasından önce eğitim müfredatıdır. Bizi taşıyacağı anlam dünyasıdır. İnşa edeceği fikirdir. 

Binaenaleyh bütün ilimlerin muhatabı varlıktır. Varlıktan maksat ifade ettiği manadır. Var olan, her şeyden önce var edene işaret eder. Bu da bizi tevhide, Allah’a götürür. Bundan hariç bilgi ancak kışırdır. Zarardır. Eksiktir.

Hakiki medeniyetin inşasında en önemli aktör, Efendimiz (sav)’dir. Vahyin muhatabı odur. Muhataplığı da iki kısımdır. Birincisi verilen her bilgiyi kendi hayatında en üst seviyede yaşamıştır. İkincisi ise, ümmetine sağlıklı bir şekilde hem söz ile hem de hayatı ile taşımıştır.

Okul denince akla bilginin yanında aktörler yani idarecisinden öğretmenine rol-model insanlar gelmektedir. Öğretmen -la teşbih- kuş gibi olmamalıdır. Ne papağan ne de diğer kuşlar gibi. Papağan duyduğunu tekrar eder, karşıya taşır. Diğer kuşlar ise kursağında tuttuğu hazmedilmemiş gıdayı verir yavrusuna.

Halbuki bilgi özümsenmelidir. Yaşanmalıdır. Ki yavrularımıza verdiğimizde ne karınları ağrısın ne de başları. İnek, koyun gibi hayvanlar yedikleri gıdayı hazmeder, kudret ve rahmet-i İlahi ile işlenen ve halis süt olarak ortaya çıkarılan besleyici gıdayı verirler yavrularına. Bu da kâinat kitabından bir derstir, öğret/m/en öğrencilere…

Marifetten mahrum bilimsel bilginin zararını görmek ve kalbin ziyasıyla aklın nurundan imtizaç eden hakiki bilginin[4] servis edilmesinin gereğini idrak etmek önemli olacaktır.

Böyle beşikten mezara bir eğitim de hayatın her alanını güvenli kılacaktır…


[1] Nahl, 16

[2] Asa-yı Musa, 177 | https://oku.risale.online/asa-yi-musa/sekizinci-huccet-i-imaniye#177

[3] Alak, 1

[4] “Vicdanın ziyası ulûm-u dîniyedir. Aklın nuru fünûn-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirâk ettikleri vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile şüphe tevellüd eder.” (Mektubat, 424)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s