Kolay olan şeylerin bazı bazı veya bazı cihetten çoğunlukla neticesi zor olabiliyor. Bundan dolayı mıdır acaba, tahrip kolaydır denilmiştir. Zira tahribin neticesi sıkıntıdır, hatta bazen uzun sıkıntılı dönemlerin başlangıcıdır.
Diğer taraftan “Zorlukla beraber kolaylık vardır” ayeti, hem de iki defa arka arkaya gelmesi, kolaylığa bedel, zorluğun neticesinde kolaylık olduğunu göstermektedir. Çünkü zor olanda adımları doğru yürümek, neticeyi hasıl edecek kudret-i ilahiye için dua makamında sebepleri bir araya getirmek ve bunun için çaba harcamak gibi hususlar var. Tahribe değil tamire, inşa etmeye, müspete doğru bir hareket var.
Ben bugün kolayın zorluğunu mu yaşadım, günahlarıma kefaret miydi, sabır imtihanı mıydı bilemedim ama herhalde biraz da “Akılsız başın cezasını ayaklar çeker” atasözünün kapsamına dahil oldum.
Bütün mesele bir kart başvurusundan ibaretti. Evet süreçler tamamlanmış, kartın alınabilmesi için resmi işlemlerin halledilip kaydının oluşturulması kalmıştı. Zira yeni yılla beraber zamlı harç ödemek istemiyorduk.
Sorduk soruşturduk, biraz da internet karıştırdık ve düştük işin peşine. Önce harcı öde. Ödedik. Evraklar tamam mı? Tamam. Tarihi en yakın ve yoğunluk olarak en uygun yer neresi? Avrupa Yakası Cevizlibağ Nüfus Hizmetleri Merkezi. Yoğunluk %13. O, harika. Ulaşım olarak da uzak değil. Hadi bakalım, bugün işler kolay gidiyor, dedik, çıktık yola.
Öncelikle, mübarek öyle bir yerde ki araba parkı mümkün değil. İçeride otopark var fakat yasak! Vardır bir hikmeti. Haydi, bir tur daha atalım ve evet FSMÜ önüne park edelim ve yürüyelim. Olsun, olur böyle şeyler. Yürüdük. Geldik. Numaramatik, sıra bekle, sıran geldi, içeri gir. Evraklar! Buyurun.
Bu resim altı aylık mı? Yaklaşık. Olmaz. Neden? Kural böyle. Ama benziyor. Kural! Peki resmi koyduktan sonra her altı ayda bir resim mi değişecek? Hayır! O zaman? Tramvay yolu üzerinde fotoğrafçı bulursunuz, bekliyorum…
Git gel Konya altı saat. Biz geldik! Buyurun. Ücretleri yatırdınız mı? Evet. Ama diğer ikisi yok! Hayret, sistemde sadece bu vardı. Şuraya da git, bunu da yap demiyordu. Bunların yatması lazım. Nasıl olacak? Dışarıda bankamatikler var, değilse karşıda PTT, bye…
Allahu ekber! Düştük yollara.
Bankamatikler, olmadı. Ziraat bu işi halleder, bak yakında o var. Bekle, bekle, bekle… Yine dolar meselesi. Üzerinde boya varmış, say babam say… Kardeş ağaç olduk. Daha ne kadar bekleyeceğiz? Ha bizim sıra geldi. Şey, beyefendi biz ücreti parçalı değil, toptan alıyoruz. Fakat biz harç kısmını internetten ödemiştik. Maalesef, hepsini bize ödeseydiniz alabilirdik, ekrana gelen bu.
Size sevdanın yolları, bana kurşunlar, uğurlar ola…
Evet PTT vardı, değil mi? Navigasyon, istikamet, yürü yürü yollar senindir… Ha geldik. Sıra! Neyse ki az ama ilerlemiyor; yok be geldi işte. Şunu yatırmak istiyoruz, tabii hemen yardımcı olayım. İşlem tamam derken, “Hay Allah iki kere geçmişiz. Lütfen bekleyin! İptal işleminiz var.” Şey, “Rahat olun beyefendi, araya işlem almıyorum, sizin işteyim…”
Tik tak, tik tak…
Neyse ki bu da bitti. Haydi koş bakalım, 13.50 randevusuna gelmişsin saat olmuş 16.00 ve ilerliyor. Yetiştik, hallettik… Ya her şey tamam, fakat bu biyometrik fotoğraf, çene tam açık değil, kabul görmeyebilir, yarın yine gelebilirsiniz.
Dıt dıt dıt… Mesaj geldi galiba. Ha, evet. Fotoğraf kabul edilmemiş. Layn!
Sakin hacı! Yarın ola hayrola…
İşte böyle dostlar. İhtimaller içinde en kolay gözüken yol, en zor olan oldu bugün. Vardır bir hayır. Fakat İstanbul koşuşturmacası ekstra stresi zor kaldırıyor. En küçük aksayan şey, diğer bekleyenleri aksatınca işler daha da karmaşıklaşabiliyor.
Fakat yine de sakin! Sakin kalabilmeli insan. Bazen oluruna bırakabilmeli. Adam dolu dizgin şehre gidiyormuş ya hani at arabasıyla. Yolda yaya giden adama sormuş: “Şehrin kapıları kapanmadan yetişebilir miyim kardeş?” “Evet” demiş adam “ama biraz yavaşlaman lazım!” Adam kızarak bir kırbaç daha şaklatmış, “Allah’ım” deyip. Yaya bir müddet sonra yine karşılaşmış, şarampole yuvarlanmış haldeki at arabalı adamla. “Dedim sana, yavaşlamalısın!”
Acelecilik basamakları atlamaya ve hata yapıp düşmeye sebep olur. Neticeye ulaşmak kolay görünür bazen ama kolayla gelen aksaklıklar zoru taşır peşi sıra. Ve beraberinde gelen öfke, heyecan, yetişememe düşüncesi, hataları büyütüp daha sıkıntılı hale sokabilir insanı.
Daha önce okumuştum bunları ama bugün böyle göründü bana.