SOLUN CAHİLLERİ

Bu solcuları anlamak gerçekten güç. Sağdan gitmeyi beceremezler, hırsları vardır. Soldan gitmeyi beceremezler, güçleri yetmez. Hadi kardeşim ya ilerle ya da bir yol aç dersiniz, ters ters bakarlar…

Efendim mesele şu: Okul tatili münasebetiyle İstanbul dışına çıktık. Plan program başkaydı fakat Ankara programı devreye girince işler değişse de İstanbul’a dönüş yolculuğu problemi değişmiyor elbette. Vakitlice çıkalım akşam trafiğine yakalanmayalım dedik ama yine de bir buçuk saatlik yolu dört saatte gelebildik, üç şeritli otoyolda…

Otoyola dahil olduktan sonra bir trafiktir başladı. Sol şeritten gidelim dedik ama bizdeki trafik akışı da değişiktir malumunuz. Normalde hızlı araçlar soldan gitmesi gerekirken ve dolaylı olarak sol şeridin hızlı akması iktiza ederken tam tersi olur ve sol tıkalı sağ akıcıdır çoğu zaman… Sağdan çıkışlar ve sapmalar olduğu için bu normaldir denilebilir ama çıkan/sapan kadar giren/dahil olan da vardır sağa. 

Neyse, soldan devam edelim dedik demesine, fakat demekle olmuyor… Tam bir hız akışı yakaladım diyorsunuz, demeye kalmadan aynı hızda frene asılıyorsunuz. Ya da solu kapatmış bir sol heveslisi yaslamış kendini sola, vites aheste, hız hak getire… öndeki arabayla arasına tren girer. Kardeşim hadi azıcık canlan, kurtul şu ağalık/paşalık rehavetinden diyorsunuz, selektör çakıyorsunuz, gözler dikizde… Aman ne bakış. Ha bir de solun çıkmazlarının başta geleni, ki kazalar, Allah vermesin kimseye…

Neyse buradan yol bulmak zor deyip sağa kırdık direksiyonu. Sağ şerit güzel, akıyorsunuz, sollama derdi yok, doğal akışla sağlıyorsunuz milleti, derken bir ağır abi bitiveriyor önünüzde. Abi ağır, ötesi yok, zaten sağda, oradan ilerlemeniz mümkün değil. Mecburen orta direk. At kardeşim kendini ortaya, hem yolun ortası makbul değil mi? Uyarsın rotaya, ifrat ve tefritten azade uzar gidersin menzil-i maksuda.

Canım, orta mı kalmış! Solun yol bilmezi, sağın acemisi biri o yandan biri bu yandan perişan etmişler, giren çıkan hanı olmuş. Herkesin kaçış noktası, atlama tahtası yolun ortası.

Halbuki yol belli, kurallar belli, akış belli, gidiş belli… Ama kitaptaki hesapla yolun hesabı uymuyor bir türlü. Azıcık uyum sağlayarak, sağa sola çekemden yerini yurdunu bilerek bir bütün oluşturulabilse hem seyahatteki sıhhati bulmak hem de selametle hanelerimize/sinelerimize ulaşmak kolay ve rahat olacak.

Bak ne günlerden ne günlere gelmişiz. Yol iz olmayan zamanlardan üç-beş şeritli yollara, köprülerden tünellere her türlü ulaşım ağının kurulduğu şu güzel memlekette yolda, iletişimde, ilişkilerde kurallara dikkat edebilsek, dikiz aynalarından sert bakışlarla bakmak değil de aynı güzergahta seyrettiğimiz şu yolculuk halinde birbirimizi görüp gözetmek, kollamak, akışa katkı sağlamak elbette hayatidir.

Kendi durumuna, kalibrene, tonajına, hızına bakarak yolun selametine katkı sağlayacak şekilde hareket edebilir olmak sadece senin/benim açından değil, her şeridin hakkını vermekle güzel sonuçları netice verecek ve iyi/doğru bir akış sağlayacaktır.

Aynı yöne hareket ettiğimiz şu yolculukta rahatsız edici şekilde davranmak diğer şerittekilere zarar vermekle beraber bizim sürüş konforumuzu da bozacaktır. Belki de kazaları netice vererek hem yola hem araç ve sürücülere hem de ülkeye zarar vereceği aşikardır.

Ey ehl-i şerit! Yolun sağı solu değil, durumuna göre hareket etmen gereken alanı olur. Doğru anlam ver ki yolda doğru ilerleyebilesin. 

Unutmayın! Hepimiz yoldayız, yol hepimizin. 

1 Comment

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s