ZİRVEDE TEK KİŞİLİK YER VAR

Kamyon arkası yazılarımız meşhurdur. Bazıları kendi hissiyatının tercümanı olan cümleyi paylaşır, bazıları ise okuyanların hissiyatına tercüman cümleler olabilir…

Yoldaydım, bir kamyon arkasında gördüm, “Zirvede Tek Kişilik Yer Var” cümlesini. Fotoğrafını çekemedim. Zira cümleye dalmışım. Kendimi ve herkesi içine alan bir düşünce atmosferine girmişim, fikrim zirvede, gözüm diğer herkes üzerinde olarak…

Gördüm ki piramit şeklini ifade eden bir anlayışla bakıyoruz hayata. Zirve tek, diğer herkes aşağıda. Ama herkesin gözü yukarıda. Netice: Ayaklarımızın nereye bastığı önemsiz olarak gözümüzün gördüğü, gönlümüzü bağladığımız tek kişilik yerlere yürümeye/koşmaya çalışıyoruz.

Bu hayalden, önde bir kuş ve ardında sağlı solu Arapça rakamlardan yediye karşılık gelen ve Latin harflerinde “ve” sesini karşılayan, göçmen kuşların uçuş şekli (V) geldi gözümün önüne. Zirvenin bu halinin yoruculuğu ve alınan riskin büyüğü göründü gözüme…

Sonra daha evvelden okuduğum bir yazı geldi hatırıma. Uzay konusunda çalışmalar yapan bir firmada çalışan ve çay işlerine bakan birisine sorarlar, “Siz burada ne iş yapıyorsunuz?” diye. O da birey olarak değil de -bütün içerisinde gördüğü yerden bahisle- şahs-ı manevinin yaptığı işi söyler ve “Biz uzaya mekik gönderiyoruz” cevabını verir.


Bütün bunlardan gözlemlediğim ve çıkardığım netice şu oldu: Esas olan, bütüne olan hizmettir/şahs-ı manevidir. Yani kurum/kuruluş/cemaatin ifade ettiği bütündür. Zirveye dikilen gözler değil, herkesin kendi zirvesine ulaşma ameliyesidir.

Okuduğum kamyon arkası yazı, sonradan fark ettiğim üzere, sahibi tarafından kendisinin alanında tek olduğunu, bu konuda en iyi o olduğunu ifade etmek için yazılmış olabilirdi. Ki internette lojistik alanında faaliyet gösteren kamyonların arkasında veya reklamlarında bu tarz yazılar var.

Fakat insan aleminde, her insan özeldir ve her insan zirvedir. Her insanın kendi zirvesi vardır. Esas olan, herkesin kendi zirvesine ulaşmaya çalışması, varlık halini yaşaması/kendini gerçekleştirmesidir. Fıtratı çerçevesinde kendi özelini keşfetmesidir.


İnsanlık tarihinde en istikametli zirve yolculukları “terk” ekseninde gerçekleşmiştir. Tabir-i diğerle, iç alemine yapılan kendini keşfetme yolculuğuyla hayat bulmuştur. 

Kab-ı Kavseyne uzanan yol, dağın zirvesinde değil, dağın bağrındaki mağarada başlamıştır.


Bir de şu var: İnsanın varlığında yakalamaya çalıştığı zirve arayışlarının koşuşturmacalarında varacağı nihai yer, kabridir. 

Yusuf Aleyhisselam, kuyu dibinden varlığın zirvesine ulaştırıldığında söylediği şu söz kulağımıza küpe olmalıdır. “Rabbim! Bana hikmet ihsan buyur ve beni sâlih kimseler arasına kat!” Bu cümlenin/ayetin izahındaki şu ifadeler de mevzunun anlaşılması için ehemmiyetlidir.

“Kıssa-i Yûsufiyenin en parlak kısmı ki, Azîz-i Mısır olması, peder ve validesiyle görüşmesi ve kardeşleriyle sevişip tanışması olan dünyaca en saadetli ve ferahlı bir hengâmda, Hazret-i Yusuf’un (as) mevtini şöyle bir surette haber veriyor ve diyor ki: ‘Şu ferahlı ve saadetli vaziyetten daha saadetli, daha parlak bir vaziyete mazhar olmak için, Hazret-i Yusuf (as) Cenâb-ı Hak’tan vefatını istedi ve vefat etti. O saadete mazhar oldu.’ Demek o dünyevî lezzetli saadetten daha cazibedar bir saadet ve daha ferahlı bir vaziyet kabrin arkasında vardır ki, Hazret-i Yusuf (as) gibi hakikat-bîn bir zât, o gayet lezzetli bir vaziyet içinde, gayet acı olan mevti istedi. Ta öteki saadete mazhar olsun.” (Mektubat Mecmuası, 182)

Yollarında kaybolunacak zirve arayışlarına değil, kaybolmuşluklar içinde zirvemizi bulacağımız kendi yolculuğumuzu gerçekleştirmek duasıyla….

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s