Tarihler 600’leri gösteriyordu…
Kadınlara yönelik eza ve tacizler, Ahzab Suresinin 59. ayeti ile tedbir altına alınıyor, kurtuluşun adresi dış örtü olarak gösteriliyordu…
Ayette Rabbimiz şöyle buyurmuştu: “Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, (başlarını ve yüzlerini kapatacak şekilde) dış örtülerinden (çarşaflarından bir kısmıyla) üzerlerini örtsünler! Bu, onların (iffetli olarak) tanınıp da rahatsız edilmemeleri için daha yakındır (daha elverişlidir). Allah ise, Gafûr’dur (çok bağışlayandır), Rahîm’dir (çok merhamet edendir).”
İslam’ın ortaya koyduğu telkin, emir ve tedbirlerle öyle bir güvence/selamet iklimi oluşmuştu ki emin ismiyle anılan Muhammed (sav)’in tesis ettiği coğrafyada kurt kuzuya saldıramaz hale gelmişti.
Kadınların hukukunu koruyan bu inzal, kurtuluşun ayeti olmuştu. Ayetin kapsamına giren ve gereğini yapan kadınlar kurtulmuştu. Dış örtü (çarşaf, ferace, yaşmak) kurtuluşun adı olmuştu.
Tarihler 1877’yi gösteriyordu…
Kasım ayında Erzurum’u henüz kuşatan Rus askerlere karşı az sayıda Türk kuvveti cephede tutunmaya çalışıyordu.
Vatan, millet, din, iman, namus deyince çelikten birer kale olan şehir sakinleri kumandana gitmişler ve kadın-erkek, genç-ihtiyar herkesin yardıma hazır olduğunu söylemişlerdi. Nene henüz birkaç aylık bebeğin annesiydi. 22 yaşındaydı. Nene Hatun’a bebeğinden bahisle “gelme” dediler. Nene, “Hayır” dedi. “Bu bebeği bana Allah verdi, ona Allah bakar. Ben de onu Allah’a emanet edip sizinle kurtuluşumuza iştirak edeceğim” diye mukabelede bulunmuştu.
Kurtuluşun sahibine emanetle kurtuluş gelmiş, Rus tabur imha edilmişti.
Tarihler 1919’u gösteriyordu…
Joly kumandasında Maraş’ı işgal eden Fransız askerler haddini aşmış, “Artık burası Türklerin değildir. Fransız memleketinde peçe ile gezilmez.” diyerek kadınların peçelerine el uzatmaya başlamışlardı. Kadınların, “Namusumuz elden gidiyor, yok mu bir Muhammed ümmeti!” nidalarına karşılık veren Çakmakçı Said şehid edildi. Bir kişi de yaralandı.
Hadiseyi gören Sütçü İmam Karadağ marka silahını ateşleyip peçeye uzanan eli kırmış, bununla da kalmayıp kurtuluşun fitilini ateşlemişti. Peçeye uzanan elin kırılması kurtuluşun simgesi olmuştu.
Maraş kurtulmuştu. Maraş Kahraman olmuştu.
Tarihler 2021’i gösteriyordu…
Eylülün dokuzuydu. Edremit ilçesinde kurtuluş şenlikleri icra ediliyordu. Sorumlu sorunlular, 1922’ye atıfla düşmandan kurtulmanın simgesel ifadesini çarşafa bağlamışlar, onu da zincirle kayıt altına almışlardı.
Çarşafa uzanan ellerin kırıldığı memlekette çarşafı işgalci, ayetin emrettiği örtünün atılmasını özgürleştirme göstererek tam bir Fransız tiyatrosu sergiliyorlardı. Kendi akıllarınca kurtuluşun adresini, İslam’ın emrinin dışına çıkmak olarak gösteriyorlardı.
İslam’ın tedbiriyle güvence altına alınan kadın hukukunu, kadını örtüsüzleştirme/özgürleştirme paranoyası ile nefsin prangasına taşımanın maskaralığını oynuyorlardı.
Saatler 22’yi gösteriyordu…
Sağ olsun insanlarımız gün içinde duyarlılığını, hukuku, kadını ve Allah’ın emrini gösterdi de gerekli tedbirlerin ve tedibin alınacağına dair cılız da olsa açıklamalar oldu.
Kızdığımız taraflar mahfuz kalsın da üzüldüğümüz nokta şurası: Yıl 2021 olmuş, kadın hakkı hukuku diye etrafta cirit atanlar, özgürlük kelimesini nefsin köleliği ile doldurmaya çalışıyorlar. Genel anlamda özgürlük adı altında nefis ve şeytana köleliği telkin ve tavsiye ediyorlar; insanları buraya itiyorlar.
Ve tabii bunları söylemek suç, İslam’a karşı her hareket de meşru algısı oluşturmaya gayret ve devam ediyorlar. Kudret-i İlahiye imhal eder, ihmal etmez. Allah akıldan mahrum etmesin. Nihayetinde Allah’ın dediği olur.
Son söz…
Unutmayalım ki örtünmek fıtratın gereğidir. Kimse kaldıramaz, kaldıramadı. Kilit altına alamadı, alamaz! Anlamayan ancak yorulur. Akılsız başın cezasını da ayaklar çeker…
Kurtuluş, Allah’ın emirlerine uyup yasaklarından kaçınmaktadır.