HER İNSAN DUA EDER

Yargıtay yeni hizmet binasının açılışında Yargıtay başkanının cübbesiyle dua etmesi bazı çevrelerce hoş karşılanmadığı haberleri birkaç gündür gündemi meşgul ediyor. Ve bir fotoğraf: Ortada reis-i cumhur, sağında cübbesiyle Yargıtay başkanı, solunda da cübbesiyle Diyanet İşleri başkanı. Olan ise, ellerin kaldırılıp Allah’a dua edilmesi, güzel temennilerde bulunulması. 

Yüksek lisans tezi hazırlayan birisi bahsediyordu: Dünyada İslam’a karşı fobinin en çok olduğu ülke Türkiye, diye. Tuhaf geliyor insana ilk duyduğunda, yüzde doksan dokuzu Müslüman bir ülke hakkında söylenen böyle bir söz.

Fakat kıbleye dönsen “Hop!”, ellerini kaldırsan “Ne yapıyorsun?” sözleri ve her İslami iş, eylem ve harekete karşı refleks göstermeyi kendine vazife bilmişlerin, nefsani arzularını akıl ve vicdani unsurların önüne geçirmiş olanlara vesvese vererek memleket elden gidiyor görüntüsü vermesi ve oluşturulmaya çalışılan algı, bu tezi az da olsa desteklemiyor değil.

Zamanında mevkuf olarak çıkarıldığı mahkemede Osman Yüksel Serdengeçti’ye itirazla “Konuşmalarında fazlaca Allah kelimesini kullanıyorsun” denildiğinde merhum, yaşadığımız memlekete nispetle, “Buna karşı cevabım ancak ‘Allah Allah’ olur” demişti. Şu olanları görüp işittikçe insan hayretle “Allah Allah” diyor ancak.

Elden Giden Ne, Gelen Ne?

İnsan mahluk/yaratılmış olmak hasebiyle sınırlı bir varlık. Eli her şeye yetişemiyor. Eğer ancak gözünün gördüğüne ve sadece dünya hayatına inhisar edilmiş bir nazarla bakarsa etrafına, bütün insanlar ve diğer yaratılmışlara karşı, kubbedeki taşlar gibi hem hâkim hem mahkûm görüyor kendisini.

Halbuki hukuk kuralları çerçevesinde herkesin birbirine karşı imdat ve yardımı olduğu gibi, şer’i kanunlar çerçevesinde de hal böyledir. Bu hukuku belirleyen ise ancak Allah’tır. Kur’an’dır. Sünnettir.

Reisin solundaki cübbe de sağındaki cübbe de insan ve insanlık içindir. İkisini ayrı görüp, ‘biri diğerini götürür’ diye bakmak en büyük hukuksuzluk olacaktır.

Demem o ki, insan aciz bir varlıktır. Kendisi gibi aciz varlıkların bile yardımına ihtiyaç duyarken, her şeyin yaratıcısı ve ihtiyaçlarını gidericisi olan Allah’a karşı tevazu ve bütün ihtiyacıyla yönelmezse ancak rezil ve perişan olacaktır.

Kendi elinden bir şey gelmeyenin, laiklik elden gidiyor, benim cübbem senin cübbeni döver tarzındaki yaklaşımları fayda değil ancak zarar verir. Unutmayalım ki ilk insan bir peygamberdi. Allah’ın kulu ve elçisi olarak dünyada vazifelendirildi. İnsanlık tarihi boyunca da peygamberler oldu, ta son peygamber Hz. Muhammed Mustafa (sav)’e kadar.


Son peygambere gönderilen mukaddes kitap Kur’an’da şöyle diyor Rabbimiz:

“(Ey Resulüm!) De ki: Eğer duanız olmasa, Rabbim size ne diye ehemmiyet versin? (Ey müşrikler!) Fakat (siz Resulümü) gerçekten yalanladınız; öyle ise (azap) ileride (üzerinize) şart olacaktır.”[1]

Her Şey Dua Eder

İnsan gibi her şey de her şeye muhtaç şekilde yaratılmıştır. Bütün ihtiyaçları gideren de ancak kudret ve rahmet-i ilahiyedir. Bundan bahisle de her şey duadır; hal duadır, çalışmak duadır, ihtiyaç duadır, el açıp yalvarmak duadır ve hakeza…

Eğer bu dua hallerine cevap verilmeseydi ne bir elma görürdük ağaçta ne de süt verirdi bir koyun. Parlak bulduğumuz fikirlerin şimşeği çakmazdı kafamızda. Dünyanın gözü üzerinde olan şu güzel memleketimiz masun ve mahfuz kalamazdı onca düşmana karşı…

Duayı Sadece Hocalar mı Yapar?

Dua mahluk olmanın mayasında vardır. Fıtridir. Herkes ve her şey içindir. En kudretlisinden en zayıfına… en zengininden en fakirine… siyasisinden hocasına… tekkeden meclise… sokaktan eve… her yerde ve herkes içindir dua. Ve dua etmek en büyük ihtiyaçtır.

Yerel kabilelerden görece hâkim devletler başkan ve halklarına kadar herkes dua eder. Hollywood sinemasından doğu bloklarına kadar her yerde görünür dua. Fakat Türkiye’de Başkan dua edince problem olur. Yargıtay Başkanı dua eder, problem olur. Hatta Diyanet İşleri Başkanı Kur’an’ın bir emrini okur, o bile problem olur. Hakikaten acayip!

Nasıl ki en muteriz haliyle bile Allah’ın mülkünden çıkma kudretine sahip değilse insanoğlu, duanın kapsamı dışında kalmak da mümkün değildir. Başarılı olan, netice alınan, istendiği gibi sonuçlanan ne varsa, kabul edilmiş duadır onların hepsi. Sadece siz öyle kabul edip isimlendirmiyorsunuz…

Bilim mi dua mı karşılaştırması da yapamazsınız. Kendi arzunuzu konuşturduğunuz yerler hariç, bütün bilim denilen disiplinler, Allah’ın yaratmış olduğu mahlukatındaki nizam, intizam, bilgi ve ilişkilerden muktebestir. Sizin koyduğunuz değil, Allah’ın yarattıklarını size öğretmesinin çıktılarıdır.

Onun için ey muhatap, unutma ki sen de dahil her şey dua eder. Bundan daha insani bir şey yoktur.


[1] Furkan, 77

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s