Eskilerin en güzel hediyesi bir ayna imiş.
Neden diye sorduğunuzda şu çıkıyor karşınıza: Erkekler hanımefendilere “ayna” alırdı. Ve bu hediye, “Sana senden daha güzel bir hediye bulamadım” anlamına gelirdi.
Şaşırtıcı değil mi? Aynaya nasıl ayna alırsın?
Bu da ne demek şimdi diyorsanız, okumaya devam ediniz.
İnsan bütün mahlukat gibi ama onların içindeki en önemli/iyi aynadır Allah’ın isim ve sıfatlarına. Eldeki aynalar sureti gösterse de insanın mahiyet-i camiasının ayinedarlık ciheti öyle geniş, öyle güzel ve öyle önemlidir ki, Efendimiz (sav) hakkında “Sen olmasaydın alemleri yaratmazdım” buyrulmuş.
Kâinatın merkezinde insan vardır. Diğer taraftan insanın en unuttuğu şey kendisidir. Bir insana ayna vermek, “Ey kendini unutan insan bak, gör ve kendine gel!” demekten başkaca nedir?
İnsanı sevindiren geçici bir süre sahip olacağı ve bir süre sonra solup gidecek suret güzelliği olabilir mi? Asıl güzellik sirette olan, insanın mahiyetine ait güzellikler değil midir? Ki o güzellikler de Allah’ın isim ve sıfatlarından gelmez mi?
Bundan dolayı denmemiş midir ayette: “Sana isabet eden her iyilik Allah’tandır; sana isabet eden her kötülük ise nefsindendir.” (Nisa, 79)
Hatta öyledir ki ayna diye isimlendirdiğimiz nesnelere bile ihtiyaç kalmamıştır. Zira Efendimiz (sav), “Mümin müminin aynasıdır, mümin müminin kardeşidir, (ihtiyaç duyduğunda) onun geçimini temin eder / zarardan-ziyandan korur ve arkasından da / gıyabında da elinden geldikçe onu savunur.” (Ebu Davud, Edeb, 49) buyurmuştur.
“Ne atom bombası / Ne Londra Konferansı / Bir elinde cımbız / Bir elinde ayna / Umurunda mı dünya!” sözleri hafifliğine indirmeden aynayı, aynaya bakalım ama kendimizi gerçekten görmek için. Ve ayna olalım kardeşlerimize, gerçekten mümin olduğumuz için…
En güzel hediyeniz kendinizsiniz, illa ihtiyaç duyarsanız bir ayna benden olsun…