MARİFET OLMADAN MAARİF OLMAZ

Eğitim için dünyamızdaki tanım şudur: İnsanlara bir şeyler öğreterek, onların fikir ve davranışlarını değiştirme faaliyetidir. Öğretilen şey, önce fikirleri sonra da davranışları değiştirmeye başlar. Fikir ve davranış değişikliği sağlandığı zaman, eğitim hedefine ulaşmış demektir.

İnsan hammaddemiz olarak, özellikle eğitim süresince, ya beşeri bir nazarla bir yön çizeriz ya da insanı tanır anlar, ona göre bir yol ortaya koyarız.

Bediüzzaman Hazretleri konuya bakış açısı kazanmamıza vesile olacak şu cümleleri Risale-i Nura (23. Söz) almıştır. Mealen burada zikredeceğiz. 

Bahsi geçen risalenin Dördüncü Noktasında dünyaya geliş cihetinde insan ve hayvan arasındaki farkları bahseder. Der ki: “İnsanın hayatını devam ettirmek için lazım olan meleke ve çalışmayı yirmi senede kazanırken, serçe ve arı gibi bir hayvan yirmi günde tahsil eder, yani ona ilham olunur.

Buradan da anlaşılır ki, hayvanın vazife-i asliyesi, taallümle tekemmül etmek değildir ve marifet kesbetmekle terakki etmek değildir. Aczini göstermekle medet istemek, dua etmek değildir. Belki vazifesi, istidadına göre taammüldür, amel etmektir, ubûdiyet-i fiiliyedir.

İnsan ise, dünyaya gelişinde, her şeyi öğrenmeye muhtaç ve hayat kanunlarına cahil; hatta hayatın şartlarını yirmi senede tamamen öğrenemiyor. Belki ömrünün sonuna kadar öğrenmeye muhtaç, hem gayet âciz ve zayıf bir surette dünyaya gönderilip, bir iki senede ancak ayağa kalkabiliyor. On beş senede ancak zarar ve menfaati fark eder. Hayat-ı beşeriyenin yardımıyla, ancak menfaatlerini celp ve zararlardan sakınabilir.

Buradan da anlaşılıyor ki, insanın vazife-i fıtriyesi, taallümle tekemmüldür, dua ile ubûdiyettir. Yani, ‘Kimin merhametiyle böyle hakîmâne idare olunuyorum? Kimin keremiyle böyle müşfikane terbiye olunuyorum? Nasıl birisinin lütuflarıyla böyle nazeninane besleniyorum ve idare ediliyorum?’ bilmektir. Binden ancak birisine eli yetişemediği ihtiyaçlarına dair ihtiyaçlarımızı karşılayacak olan Allah’a lisan-ı acz ve fakr ile yalvarmaktır ve istemek ve dua etmektir.”

Yukarıdan beri anlaşılan şudur ki insanı anlamadan, tanımadan insanı eğitmeye kalkmak doğru olmayacaktır. İnsanın varlık sebebi, dünya ve ahiret ilişkisi, maddi-manevi yönleri, ruh beden ilişkileri anlaşılmadan birilerine göre şekillenen bakış açılarıyla insan terbiye edilemez. Kâinatın meyvesi olan insanın, kâinat ve bütün mükevvenatın sahibi Allah ile ilişkisi anlaşılmadan insan insan gibi muamele göremez, muamele edemez.Marifet dili ve ilmi olmadan maarif olmayacağı gibi, iman eğitimi eğitimin her tarafında yer bulmadan, marifet dili talim terbiyede hazırlanan müfredat ve kitaplarda esas olmadan insan kaynaklı problemler de çözülemeyecektir.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s