Farkındalık
Zor zamanlardan geçiyoruz…
Ne var ki ‘her zaman’ insanlar için. Derdi olanın elbet vardır dermanı. Derman vermeyecek olsaydı, vermezdi Allah derdi, sıkıntıyı!
Ünsiyet!
İman bağıyla kâinat ve içindekileri tanıyıp, bilmek ve buna göre de dostluklarından huzur, düşmanlıklarından emin olmak adına güzeldir. Fakat olana iyi/kötü, en çok da kötü olana alışıp normalmiş gibi davranmak adına kötüdür. Böyle ünsiyet görüntüsü altında zahir olan ise ancak gaflet olacaktır.
Gaflet!
“Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah-akşam zikret ve gafillerden olma.” Sure (A’râf, 205)
Dostlar!
Bazen kötü denilende hayır vardır. Bazen de hayır zannedilende şer.
Dünya!
Mihnet yeri. İmtihan salonu. Zorlukları göğüsleyebildiğin kadar ‘engelli koşu’. Ahiret azığı yetiştiren, Rabbi bildiren ve sevdiren aynı zamanda. Önemli olan, görebilmek!
“Kim o?” demişti içerideki Veli. “Ben” demişti, dışarıdaki deli.
Hey arkadaş!
Zor zamanlardan geçiyoruz. Fark et! ‘Normalleştim’ dediğinde bozulmuştur düzen, farkındalık olursa dünya mihnet! İnsan acz ve fakra bulaşık et!
Ruh!
İşte, fark et! Dışında kalma, senin, benin. İçinde ne varsa. Kendini buldun, Rabbini buldun. Rabbini buldun her şeyi buldun. O zaman sıkıntı kime ne, kimseye ne hacet?
“Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş.”
Madem dert’sizseniz, dert sizsiniz; o zaman buyurun dertlenelim. Kıymetli kalemlerimizin gönül deryalarından akan pınarlardan demlenelim.
Dertten açtık madem, farkındalık dedik başında işin; İrfan Mektebi/Mekteb-i İrfan hem benim hem de senin için.
Gel kardeşim!
Sultan Dördüncü Murad’a selam verip, yolculuğumuza devam edelim.
Ne demiş Sultan:
“Bu dünya fânidir sakın aldanma,
Mağrur olup tâc ü tahta dayanma,
Yedi iklim benim deyu güvenme,
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!”
Ya Allah!
*İrfan Mektebi Dergisi, Eylül 2015