Okul yıllarında aşı olmayanınız yoktur herhalde. Hala da sol kolunuzun üst tarafında izlerini taşırsınız. Bir kısım hastalığa geçit vermemenin imzasıdır adeta o izler. Ne var ki aynı hassasiyetleri hayatın her cephesinde aynı kalitede yaşayamamaktayız. Okul bitti, iş bitti.
Geriye ne kaldı? Küçük bir iz.
Hayır, hayır. Geriye çok izler kaldı.
Çok uhdeler kaldı çocukluğumuzun hayal dünyalarında. Umutlar beklemiştik gelecek zamana dair, temiz bir dünya, sağlıklı bir hayat, gökyüzünde uçurtmalar istemiştik büyüklerimizden.
İşte şimdi büyüdük. Dilimizde aynı türkü: Koruyucu hekimlik. Hasta olmak için adeta yarış ettiğimiz dünyamızda söylediğimiz şu nakarat ne kadar da acîp değil mi?
Mesela bakınız, covid-19 her tarafta hızla artıyor. Sebep: Tedbirsizlik. Kimin, ne kadar umurudunda, Allah bilir!
Ormanlar memleketin akciğer depolarıdır ve cayır cayır yanmaktadır. Sebep: İhmal, kasıt. Çözüm: Bilinçlendirme kampanyası, ciddi okul eğitimi, Allah korkusu. Netice: Vahim.
Sevgili dostlar! Problem olabildiğince çok gözükmektedir. Fakat alınacak tedbirler maalesef hadiseleri şova dönüştüren televizyonlara tuhaf haber olmaktan öteye geçememektedir. Neden? Çünkü problemin temeline inilmemektedir.
Yani insanın gerçek eğitimi olan iman, takvâ ve amel-i salih konusu ihmal edilmektedir.
Bilim, dünyanın var olalı beri muazzam bir uyum içerisinde devam edegelmekte olduğunu haber veriyor. Sıkıntı nerede? Elbette insanın terbiyesindedir.
İnsanın terbiyesi de, İslamiyet’tedir.
Çağdaşlarımız ne der? Yandaşlarımız ne söyler? Bu laflar artık çok demode olmuştur.
Biz, insanın fıtratı ne der, ona bakmalıyız. Gözümüzün önünde bir dünya, bir gençlik kaybediyoruz, sonrada kalkıp beylik sözler irad ediyoruz.
İlerleyen zamanlarda ÇEKÜD’ün bildirisinden daha çok işiteceğiz. Bilimin her sahası bize İslamiyet’in hükümlerini kendi dilleriyle açıklamaya hızla devam edecektir. Zira fıtrat yalan söylemez.
Hakikat değişmez.