Türkiye’nin bakiyesi olduğu Osmanlı Devleti üç kıtada hüküm sürmüş, pek çok kültür ve milletle muhatap olmuştur. Hemen her büyük devlet imparatorluk olarak tarif ve tavsif edilirken, bugün bizim Osmanlı dediğimiz devletin adı Devlet-i Aliyye olarak tanımlanmıştır. Batı, millet ismiyle bütünleştirerek Türk’ü (Türkiye’yi) öne çıkarmıştır … Şu farkla ki o gün de bugün de Türk demek Müslüman demektir, Batı nazarında…
Esasında devleti âlî yapan, beslendiği kaynaktır. Dayandığı inançtır. Râm olduğu hakikattir.
Devlet-i Aliyye’nin ulviyeti, Şeyh Edebali’nin “Gönül erinin her zaman yüzü yerde, gönlü göktedir” sözünden başlayarak, Abdülhamid Hanın, “Gafiller boynumuzu eğmek isterler ama bilmezler ki, biz bir tek, Allahü Teala’nın, huzurunda eğiliriz” sözleriyle devam etmiş ve bugün Cumhurbaşkanı aynı çizgide “Biz ancak rükûda eğiliriz” sözleriyle bu devletin başı ve sonunun nerede kesiştiğinin altını bir kez daha çizmiştir.
Bu âlî devletin temelinde, insanı yaşatmak vardır. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın diye sıkı sıkıya tembih edilmiştir devletin temelleri atılırken. Binaenaleyh dünyanın merkezinde ve bütün kâinatın sahibi ve halikı unvanı ile Allah’ın muhatap aldığı insan öznesi üzerinde durulmuştur. Devlet, insan demektir. Öyle ki “himmeti milleti olan kimse, tek başına bir millettir.”
Bugün başımızda reisimiz, “Biz, önce devlet değil önce insan, sonra devlet anlayışını yerleştirdik” diyerek başladığımız noktada olduğumuzu, pergelin ayağının sağlam kaldığını, değişmez olanın olduğu yerde durduğunu göstermiştir.
Allah’a bağlılıkla şekillenen ve merkeze insanı koyan anlayış, merhametin mahsulüdür. Bu noktadan başlayan merhamet, sadece burada kalmamış hayvanlardan bitkilere ve dahasına taşınmıştır. Sadece kurulan vakıflara ve yaptıkları işlere baksak bu konuda kâfi gelecektir.
Dün nasıl mazlumun, mağdurun hatta bize can düşmanı bile olsalar bugün bile gördükleri yardımı minnetle yad edenlerin yanında olduğu gibi, virüs vesilesiyle kendine yettiği gibi dünyanın devlerine de elini uzatan bir merhametten, ulviyetten, devlet-i âlîden bahsediyoruz. Ve bizim bu halimizi muhafaza eden Rabbimize hamd ediyoruz.
Her şey değişir, fakat yaptığınız iyilikler sizinle kalır, asırlar sonra da ahiret yurdunda da… Biz Rahman’ın kullarıyız, öyle olmaya devam edeceğiz.
Âlî olan devletimizin satvetini inşallah tekrar göreceğiz.
*Osmanlıca Eğitim ve Kültür Dergisi, Mayıs 2020