Ax-3 Uzay Görevi

Bu ara bu konuyla ilgili haberlere, konuşmalara, değerlendirmelere sıklıkla rastlıyoruz. Sizi bilmem ama ben de heyecanlanıyor, ülkemiz adına böyle bir yolculuğu ufkumuzu açması, nazarımızı küllileştirmesi açısından önemli buluyorum.

Bunları yaşarken bugün izlediğim bir videoda zihnim farklı noktalara kaydı. Çağrışımlar beni bambaşka bir tarafa sürükledi. Ben de bunları kayda almak istedim.

Konu uzaya çıkmaktı. Ve elbette bu bambaşka bir duygudur. Görülen, yaşanan, hissedilen her şey, kişinin iç dünyası ve birikimine göre farklılık gösterse de eminim çok güzeldir. Uzaya gidecek ilk Türk vatandaşının (Alper Gezeravcı) çocukluğunda köyde gördüğü ilk uçak ve ona tepki olarak söylediği “Ben bunun şoförü olacağım” sözü gibi olmasa da bende de uzaya gitme ile ilgili bir fikir hep canlı kalmıştır. Her namaz olmasa da çoğu kere miraç hatırıma gelmekle o yolculuk zihnime gelmiştir. Uzaktan bakıp Yuri Gagarin gibi “Dünya mavi! Ne kadar güzel! İnanılmaz!” demesem de iftitah tekbirini aldığımda dünyanın geride kaldığını zaman zaman tasavvur etmişimdir.

Her neyse… Yukarıda ismi geçen Yuri 63 sene önce kimsenin bilmediği uzaya çıkmış. En azından videoda böyle söyleniyor. Bu cümleyi duyunca Âdem (as) geldi aklıma. Dünyadan uzaya çıkmasa da uzaydan dünyaya gelmişti. Tersten yolculuk yapmış olması, uzaya çıkan ilk insan olmadığı anlamına gelmemeliydi. Sadece o mu? Mesela Peygamber Efendimiz (sav) Kennedy uzay üssünden olmasa da Mescid-i Aksa’dan uzaya çıktığını, hatta bugün rakamlarla ifade edilemeyen o koca kâinatın en son noktasına kadar gittiğini ilahi, beşeri bütün kaynaklar doğrulamaktadır.

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin, “Semanın yollarını Tillo’nun sokaklarından iyi bilirim” dediği aktarılır. 

Kurulan cümlelerin buraları incittiğini düşünüyorum. Bunları es geçmenin doğru olmadığı kanaatindeyim. Elimizde bütün kâinata dair bilgileri içeren Kur’an-ı Kerim gibi bir ilahi kitap varken, bunlar hiç yokmuş, bütün bilgi uzay bilimlerinin söylediklerinden ve yaptıklarından ibaretmiş gibi davranmak, en basit ifadeyle ukalalık olur.

Gelelim diğer bir ifadeye. Ki bu cümleyi çok sevdim. “Kafalarımızı gündelik hayatımızdan bir nebze de olsa yukarı kaldırıp istikbalimize, göklere, uzaya bakacağız. O bakışın bizde bir şeyleri değiştirmesi lazım.”

Geçtiğimiz salı akşamı bir müzakere/mütalaa ortamındaydım. Okunanlardan bahisle mevzu konuşmalarımızın, halimizin, yaptıklarımızın fazlaca dünyevileştiği, sürekli sıkıntıların konuşulur olduğu, rakamlar ve fiyatlar arasında ruhlarımızı olabildiğince sıkıntıya soktuğumuz meselelerine geldi. 

Buradan, daha önceleri dünyanın meseleleri ne olursa olsun esas meselemizin uzaya, uzak istikbalimize bakmak, cenneti arzulamak, Allah’ın rızasını kazanmak, onun dinine ve imana hizmet etmek üzere olduğu konusunda hem fikir olduk. Üç ayların gelişini fırsat bilerek bu manevi havadan da istifadeyle manevi hayatımıza daha odaklanmak, uzayda hiç kimsenin gidemediği yerlere gidip Rabbimizden müjdeler ve hediyelerle dönen Efendimiz (sav)’e daha bir kulak vermek, bütün varlığa dair en doğru ve kapsamlı bilgi veren Kur’an’dan daha çok istifaza etmek meselesinde karar kıldık.

Ax-3 Uzay Görevi vesilesiyle nazarım tekrar uzaya ve oradan asıl haber veren meselelere döndü. Videoda dendiği gibi ben de tekrar ettim: 

Bu bakışın bende bir şeyleri değiştirmesi lazım…

Yorum bırakın