VEFAT VE ÖLÜM AYNI ŞEY MİDİR?

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada bir cümle görmüştüm. Mesajda şöyle diyordu: “Vefat ile ölüm aynı şey değildir.” Ben de bir yorum yazmış ve “Elhak doğrudur. Zira vefat kelimesi vefadan gelir; sözünü tuttu, vazifesini yaptı, borcunu ödedi gibi manalar taşır. Bu da bizi derin mana dünyasına taşır.” demiştim.

Hatta bununla alakalı bir yazı da iyi gider, diye eklemiştim. Alta gelen yorumlarda, işi dine bağlamaktan, tarikatçılıktan vs. dem vuranlar olmuş, kendince hakarete varan cümleler sarf eden bazı ukalalar boy vermişti.

Sonradan bunun üzerine biraz daha düşündüm. Kelimelerin ruhumuzdaki tesirine baktım. Bazılarının taşıdığı derin manalar ve zaman içinde yüklendiği anlamlar varken, bazılarının da ne kadar ruhsuz, soğuk ve itici geldiğini hissettim; vefat ve ölüm de buna dahil olarak…

Vefat kelimesine lügatlerde “ölüm” manası verilmiştir. Fakat kelimenin kök aldığı noktaya gittiğimizde (وفى) fiili ile karşılaşırız. Vefat da bu fiilin mastarıdır. Vefa kelimesinin manasına baktığımızda ise şu mana karşılar bizi: “Sözünü tuttu, borcunu ödedi, görevini yerine getirdi.”

Kelimenin bu manasını düşününce ve böyle bir ilişki kurunca zihnim elest bezmine taşıdı beni. Şu ayet-i kerimeyi hatırıma getirdi: “Hani Rabbin, Âdemoğullarının bellerinden zürriyetlerini çıkarıp da onları kendilerine karşı şâhid tutmuştu (ve buyurmuştu ki:) ‘(Ben) sizin Rabbiniz değil miyim?’ (Bütün ruhlar) قاَلُوا بَلٰى (dediler ki:) ‘Evet! Sen bizim Rabbimizsin!) Şâhid olduk!’ Ta ki kıyamet günü: ‘Doğrusu biz bundan habersiz kimselerdik!’ demeyesiniz.”[1]

İnsanların böyle bir suale muhataplığı ve verdiği cevaptan bahsediliyor. Nerede? Kur’an-ı Kerimde. Hayat da insanın kendi tercihleriyle bu sözü tasdik ve teyit etme veya yerine tekzip etme, yerine getirmeme faaliyeti. Kelimenin kök aldığı manayla bakıp buraya ulaştığınızda, Müslüman bir kardeşimiz için “vefat etti” demek daha güzel geliyor. Nasıl ki cenazesinde bulunduğumuz bir kardeşimizin kulluğuna şahitlik ediyor, haklarımızı helal ediyoruz, aslında bu kelimeyle bunları beyan etmiş de oluyoruz diye düşünmeden edemedim.

Ayrıca vefat edenin, yine yukarıdaki manayla anlaşıldığında, söz verdiğine kavuşmak anlamıyla bir tatlılık da duyuyor insan. Ölüm kelimesi katı ve soğuk. “Öldü! Ötesi yok” acılığıyla oturuyor dilimize (دل) ve dilimize (ديل). Mesela birisi bütün ilişkisini kestiği birisi için “O benim için öldü” diyor. “Dahası yok” manasında kullanıyor. Dilimizde böyle yerleşen bir kelimeyle dünya hayatı sona eren birisini ansak ve öldü desek, o belki de yakınımız olan kişi için, “bizim için bitti” manalarını çağrıştırıyor. İnsanı sonu gelmez acılara gark ediyor.

Vefat ise, sözünde durmakla kazanacağı mevkide bizi bekliyor olacak müjdesini ruhumuza ihsas ve ihtar ediyor, dünya ve ahiret ilişkisini kurdurmakla ye’si atıp ümide kuvvet veriyor.

Söz verileni (Rabbimizi) hatırlatmakla umduklarımıza özlemi artırırken korktuklarımızdan da emin olmamızı sağlıyor.

Benim dünyama gelenler bunlar oldu. Onun için sosyal medyadaki o cümleyi önemsedim ve kalıcı olması adına hissettiklerimi de yazdım.


[1] Araf, 172

Yorum bırakın