AKŞAMDAN KALMA ARABALAR

Sabah evden çıktım. İşe doğru yol alırken baktım ki yolun ortasında bir araba var. Mahalle içi trafik kilit olmuş. Manevralarla herkes istikametine gitmeye çabalıyor. Sonra fark ettim ki bir araba dört yolun kesiştiği noktada yani yolun ortasına park etmiş…

İstanbul’da bu tarz durumlarla sıkça karşılaşılıyor. Çünkü akşam belli bir vakitten sonra evinize geldiğinizde araba park etmek için yer bulma şansınız zayıf, çok zayıf. Şehir bir noktaya kadar hareketli araba sayısına dayanabilirken, bir noktaya kadar da duran araba sayısına katlanabiliyor. Şimdilik belirli noktalarda yolun ortasına kadar park edilebiliyor ama böyle giderse akşamdan kalma araba trafiğinden hareket edemez hale gelebiliriz hafazanallah.

Görünen o ki İstanbul’da büyüyen nüfusa nispetle büyüyen bir araç kalabalığı almış başını gidiyor. Bu da insanlar için sıkıntı ve problem olmayı beraberinde getiriyor. Buna bir çözüm var mı? Bilemiyorum… Ama Osmanlı döneminde “yol hükmü” manasında mürur tezkiresi verildiğini biliyorum. 

TDV İslam Ansiklopedisinde -üniversitedeyken hocalığımızı yapan Mübahat Kütükoğlu’nun kaleme aldığı makalede- yazdığına göre, “Büyük şehirlere göçü önlemek ve iç güvenliği sağlamak için mürur tezkiresi verme işi bilhassa 1830’lara doğru daha da önem kazandı, nüfus işleriyle ilgili Defter Nezareti oluşturulunca bu nezarete havale edildi. 1841’de Men‘-i Mürûr Nizamnâmesi çıkarılarak memleket içerisinde dolaşım bir nizam altına alınmıştır.”[1]

“Asayiş ve emniyet açısından mahallî idarecilere kolaylık sağlayan ve iç göçü bir ölçüde kontrole yönelik olan bu uygulama, aynı zamanda seyahat belgesini elinde tutana da geçeceği yerlerde keyfî herhangi bir davranışla karşı karşıya kalmasını önleyici, vergi veya farklı maddî zorlamalardan koruyucu bir güven temin ediyordu.”[2]

Bu uygulama hareketli nüfusu kontrol altında tutarken diğer taraftan da düzensiz yerleşim ve kalabalıklığın da önüne geçiyordu. Cumhuriyet döneminde yabancılar için pasaport devreye girerken, yerli halkın mürur tezkiresi uygulaması kaldırılmıştır.

Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan da Mart 2023’te katıldığı bir TV programında İstanbul Belediye Başkanlığı dönemine atıfla mürur tezkiresi uygulamasına dair bir tezinden bahsetmişti. Londra örneğini de vererek İstanbul için bu konu başlığını tekrar dillendirmişti.

Çözüm budur veya değildir, konunun uzmanı değilim, fakat bu şehirde yaşayan bir insan olarak karşılaştığımız bu manzara beni üzüyor, yoruyor. Problem varsa çözümü de vardır diyenlerdenim. Mesele şu ki hep beraber bu çözümü aramak ve bulmak zorundayız. Değilse beraberinde gelecek problemler hepimizi üzmeye devam edecektir.

Dinimizce insanlığın faydasına olacak işleri yapmak imanın şubelerinden ve sadaka olarak gösterilmiş, teşvik edilmiş ve denilmiştir ki, “Gelip geçenleri rahatsız eden bir şeyi yoldan alıp atman bir sadakadır.”[3]

Hem rivayet odur ki bir kral saray yolu üzerine bir taş koydurup kim kaldıracak diye gözler. Pek çok kimse yoldaki taşı görür, fakat etrafından dolanıp bir şeyler mırıldanarak geçer. Ta ki bir köylü gelir, kayayı görür, sırtındaki küfeyi indirip taşı yerinden kaldırır ve yolu açar. Taşın altında bir kese altın ve bir kâğıt vardır. Kâğıtta, bu altınlar, bu taşı kaldırana aittir, yazmaktadır. Bakarsınız, yukarıda bahsi geçen problemi çözmek berberinde çok güzellikleri getirivermiş.

Hayrolsun inş…


[1] TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 32, s. 60, İstanbul 2006 

[2] Age.

[3] Buhârî, Sulh 11, Cihâd 72, 128; Müslim, Zekât 56. Ayrıca bk. Müslim, Müsâfirîn 84, Ebû Dâvûd, Tatavvu 12, Edeb 160

Yorum bırakın